Prof. Stefano D'Anna Resmi Websitesi

Zamanın Fethi

2801847-3970915

Zaman ve zamansızlık,

Hiçlik ve sonsuzluk arasındaki köprüdür insan.

Zaman sadece bir tanım mıdır, kolektif bir hipnotizma mıdır, yoksa hayali, varolmayan bir boyut mudur? Onun zindanlarından kurtulmanın bir yolu var mıdır? Zaman’ın üstesinden gelmek için gerekli güce sahip olmak ve bize zamansızlığın rahiyasını vermesi için bazı araçları araştırdım.: sanatın ölümsüz bir parçasını, zamanı askıya alabilen bir saati,  henüz gerçekleşmemiş planları ve randevuları kaydeden bir Ajanda ve Günlük; bunlardan herhangi biri bizi Cronus’a, zamanın ve onun çocuklarının zalim ve yok edici tanrısına karşı bizi koruyacak tılsım olabilir. Bu zamandan bağımsız objeler, sevdiklerinize orjinal bir hediye olma fikrini de size sağlayabilir.

Zamanı durdurmak için bir Saat

Geçtiğimiz Ekim ayında Milano’daki Hermés sanat galerisinin resmi açılışından önceki özel açılışına aldığım davetle bu makalenin fikri doğdu. Bu davetle birlikte Arceau saatinin, “Le temps suspendu”, genel anlamıyla “durdurulmuş zaman” olduğunu öğrendim; ve bu saat tam anlamıyla bunu yapıyor. Bunu başarmak ve geliştirmek yıllarını almış çünkü bu özel ve yeni şekline kavuşması ve bu şekilde çalışması için büyük zorluklarla karşılaşmışlar. Daha önce hiçbir saatte olmayan özelliği, saatin koruyucusunun sol tarafındaki buton sağlıyor. Ona bastığınızda, akrep ve yelkovan hareket etmeyi durduruyor. Saatin içinde, akrep ile yelkovanın normal hareketlerinin kaydı tutulmaya devam ediliyor ancak saatin kadranında siz bu hareketi göremiyorsunuz. Tekrar sol taraftaki butona bastığınızda, zaman normale dönüyor.

Bir kişi onu bir oyuncak veya oynanacak fuzuli bir şey gibi görüp ilgilenmeyebilir, fakat ben onu insanlığın binlerce yıllık arayışının ve en kadim düşünün sembolik icrasının portresinde gördüm : zamanı yen veya en azından askıya al.

Antik Yunanlılar tanrısal bir görevi üstlendiler. İnsanlığın tarihinde ilk defa  imkansızı düşündüler; sanat, güzellik, uyum, felsefe, tiyatro ve vücudun iyileşmesi aracılığı ile zamanı yenebilecek güce sahip bir medeniyeti düşlediler…Düşleme Sanatı. Zamanı ölçmekle hiç ilgilenmemekle kalmadılar, aynı zamanda tanrıların en korkuncunu, kendi çocuklarını yok

eden zaman tanrısı Kronos’un efsanesini yarattılar. Bu efsane, binlerce yıllık bir uyarıyı beraberinde taşımaktadır : “Dikkatli ol! Eğer zamanın çocuğuysan, zaman tarafından yok edileceksin”.

 

goya-saturn-devouring-his-children-11

 

“Durdurulmuş zaman” ın keşfi, bizim her zaman düşlediğimiz şeyle karşılaştığımıza dair derinlere kök salmış inancımı perçinledi. Bu saatin konsepti, Sinedie Yayınları tarafından Türk okuyucularım ve destekçilerim için henüz yeni basılmış olan ve yıllardır düşlediğim zamandan bağımsız ajanda ve günlük ile müthiş bir uyum içerisindeydi. Saat ve ajanda, aynı paradoksun üzerine temel atmışlardı : zamanla baş etmek, zamanı ölçmek ve zamanı yönetmek için üretilmiş nesneler, onu durdurmak ve bizi zamandan bağımsız bir boyuta doğru yönlendirmek amacıyla oluşturulmuşlardır.

 

photo

 

Zamandan Bağımsız Ajanda&Günlük

Hermés’in eşsiz, zamanı askıya alan saatinin mühendislik çalışmalarının meydan okuyuşunun üstesinden gelmesi ve tarihi modelini pazarlaması için gerekli olan yıllar içinde ben de eş zamanlı olarak hepimizin bildiği geleneksel ajandayı değiştirmek ve zamanın zindanlarından kaçıp kurtulma gücüne sahip devrimsel pedagojik bir araça dönüştürmek adına araştırmalarımı yürütüyordum.

Paradoks olarak zamana karşı çalışan bir saatin konsepti içine sıkıştırılmış olan fikir,  randevularımızı kurguladığımız ve onlar aracılığı ile sonuca ulaşacağımız fikrini ortadan kaldırmak üzere tasarlanmış olan Zamandan Bağımsız Ajanda&Günlük’ün konseptinin içinde şekillendirilmiştir. Ardarda geçen haftalardan sonra, içinizde meydana gelen her şeyin zamansızlık içinde meydana geldiğini ve bunun dışsal gerçekliğinizin içinde – zamanda – meydana gelen her şeyin kökeni ve ana kaynağı olduğunu size fark ettirir.  Bu yüzden, Günlük ve Ajanda’yı beraberce tutarak, zaman içinde hayatınızda olup bitenleri sol sayfaya ve kendi içinizde olup bitenleri ise sağ sayfaya not ederek, kısa zaman sonra olayları ve randevuları henüz gerçekleşmeden ve gözle görünür hale gelmeden kaydedebilir hale geleceksiniz.  Bu, hayatınızda karşılaştığınız insanların veya günlük yaşamınızdaki olay veya durumların, yani sol sayfaya not ettiğiniz şeylerin, duygularınızın, düşüncelerinizin ve hislerinizin, yani sağ sayfaya not ettiğiniz şeylerin maddesel yansımasından başka bir şey olmadığını fark ettiğinizde olacaktır.

Yaşamlarımız sanki gözle görünür ve dışsal olaylardan meydana geliyormuş gibi konuşmaya veya düşünmeye eğitilmişizdir. Gerçekte, varoluşumuz aynı anda iki paralel ray üzerinde ilerlemektedir; biri; zaman içinde bize doğru yaklaşan ve birbirini izleyen olgular ve koşullar, yani ‘dışsal olaylar’, diğeri ise zamandan bağımsız olarak tabiatımızın, ruh hallerimizin, düşüncelerimizin ve duygularımızın itici kuvveti olan ‘içsel durumlar’.

Yaşadığımız dışsal olayların kalitesi, ve başımıza gelen herşey, kendi içimizde bir nehir gibi akan ve bizi kazanan veya kaybeden, zengin veya fakir, mutlu veya zavallı yapan duygularımızın, tutkularımızın, düşüncelerimizin, umutlarımızın, hırslarımızın, anılarımızın ve hayallerimizin, korkularımızın, belirsizliklerimizin ve bütün duyumsamalarımızın, çekimlerimizin, arzularımızın, hoşnutsuzluklarımızın, sevgimizin ve nefretimizin maddeleşmiş hali ve mükemmel bir yansımasıdır.

Sizi, fikirlerinizi ve düşüncelerinizi, ne hissettiğinizi, ve yaşamınızdaki olaylara ve koşullara ne şekilde dahil olduğunuzu ve nasıl tepki verdiğinizi kaydetmeye teşvik ederken, Zamandan Bağımsız Ajanda & Günlük, varoluşunuzun kontrolünü elinize almanızı ve kaderinizin yönünü tayin etmenizi amaçlayarak  kendinizi keşfetmenize ve kendiniz tanımanıza katkıda bulunacak.

Gerçekte, bir insanın dış hayatının kalitesi, ve başına gelen herşey, onun Oluş’unun durumlarının mükemmel bir yansıması, düşünce ve inançlarının maddeleşmiş halidir. Psikolojimiz yaşamımızı yaratır.

Ölümsüz bir Sanat Eseri

Eğer sınırlı bir bütçeniz yoksa, Hermés bir saatten veya Ajanda&Günlük’ün de ötesinde bir şey satın almayı düşünebilirsiniz, mesela bir Picasso şaheseri gibi ölümsüz bir nesneyi satın alabilirsiniz. 1932 “Le Reve” (Düş) adlı yağlıboya eseri, 1997 yılında Christie’s Müzayede Evi’nde 48 milyon dolara alıcı buldu ve daha yakın tarihlerde, 2001 yılında aynı sanat eseri, Steve Wynn tarafından 60 milyon doların üzerinde olduğu tahmin edilen gizli bir meblağa satın alındı. Eğer bir sanat eseri, zamanın ötesine geçebilme gücüne sahip bir uzay gemisine dönüşmeseydi, bu kadar büyük bir değerin sadece bir sanat eserine atfedilmesi açıklaması zor bir gizem gibi görünebilirdi.

Gerçek ölümsüz olan sanat eserlerine son derece nadir rastlanır. Evrensel şaheserlerin Olimpos’una girebilmek, zihnimizin belirli nesnelere ilişkin görüşlerinin sihrine sahip olmaları ve çocukluk vizyonlarının ve düşlerinin diyarına girebilmeleri için onların bütün insani limitlerden bağımsız olması, mantığın bariyerlerini ve genel geçer aklı yıkıp geçmesi gerekir.

Çocukluğa özgü olan esas olana, basitliğe ve saflığa dönen ressamlar vardır. Onlar, sanatsal arayışlarını çocukların evreninden faydalanarak besliyorlar. Paul Gauguin der ki : “Partenon’un (Athena’nın Tapınağı) atlarının ötesine gitmek, oraya geri dönmek isterdim, ta ki çocukluğumun atlıkarıncasını bulana kadar.”

Le Reve